Antik Selinus kenti, Gazipaşa ilçesi Koru Mahallesi'ndedir. Bugünkü adıyla "Hacı Musa", antik adıyla "Selinus Potamus" olarak bilinen çayın Akdeniz ile buluştuğu yerde, muhteşem sahilin antik bir liman kentidir. Deniz kenarında ve gemilerin rahatça sığınabileceği bir çayın kenarında olması nedeniyle Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde de yerleşim görmüştür. Günümüze kalabilen kalıntılar daha çok Roma Dönemi'ne ait olanlardır. Kalıntılar arasında surlar, agora, büyük ve küçük hamam, nekropoldeki mezarlar, odeon, Şekerhane (Şikarhane) olarak adlandırılan ve Selçuklu Dönemi'nde av köşkü olarak kullanılan yapı, en belirgin olanlardır.
Alanya Arkeoloji Müzesi’nde bulunan sikkeler üzerinde “Kutsal Şehir Selinus Trajanopolis” olarak yazıların bulunması, kentin bir dönem “Trajanopolis” olarak adlandırıldığını da ortaya koymaktadır. Bu durum aslında Selinus’u Roma Dönemi için ayrıcalıklı kılan bir olayın habercisidir. Roma İmparatoru Trajan (M.S. 98-117) Part seferinden Roma’ya dönerken Selinus önünde hastalanmış; karaya çıkartıldıktan sonra bu kentte ölmüştür. Ünlü İmparator burada yakılmış, külleri ise altın bir urneye konularak Roma’ya götürülmüştür. Şüphesiz, sevilen bir imparatorun Selinus’ta ölmesi Romalıların kente olan ilgisini artırmış ve bu nedenle kentin ismi "Kutsal Şehir Selinus Trajanopolis" olarak değiştirilmiştir.
Araştırmalar; halk arasında Şekerhane olarak bilinen ve Selçuklu Dönemi'nde av köşkü olarak kullanılan yapının da ilkin İmparator Trajan için yapılmış bir sanal anıt mezar (kenotaph) olduğunu ortaya koymuştur. Yapının görkeminden etkilenen Selçuklular ise manzaranın güzelliği ve çevredeki av olanaklarını kullanmak amacıyla, büyük bir ustalıkla yapıyı av köşküne dönüştürmüşlerdir.
Selinus Antik Kenti'ni ziyaret etmek için başka sebepler de bulunur. Yaklaşık 800 basamaklı bir merdivenle çıkılan akropolde muhteşem bir Akdeniz manzarası sizleri beklemektedir.
Antik Selinus kenti, Gazipaşa ilçesi Koru Mahallesi'ndedir. Bugünkü adıyla "Hacı Musa", antik adıyla "Selinus Potamus" olarak bilinen çayın Akdeniz ile buluştuğu yerde, muhteşem sahilin antik bir liman kentidir. Deniz kenarında ve gemilerin rahatça sığınabileceği bir çayın kenarında olması nedeniyle Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde de yerleşim görmüştür. Günümüze kalabilen kalıntılar daha çok Roma Dönemi'ne ait olanlardır. Kalıntılar arasında surlar, agora, büyük ve küçük hamam, nekropoldeki mezarlar, odeon, Şekerhane (Şikarhane) olarak adlandırılan ve Selçuklu Dönemi'nde av köşkü olarak kullanılan yapı, en belirgin olanlardır.