Tip Seçiniz
Tarihi Yerler
Kayalık ve kumsal kıyıları, vahşi tabiat güzellikleri ve nefis kokulu portakalları ile dikkat çekmektedir.
Özel Çevre Koruma Bölgesi olan Patara , Kaş-Fethiye yolu üzerinde ilçe merkezine 45 km. uzaklıktadır. Patara, Türkiye'nin en geniş ve en uzun kumsalıdır.
Antalya'nın doğal bir limanı olup kayalık ve ince kumlu doğal plajlara ve güzel bir manzaraya sahiptir.
İnce kumları ve güzel manzarası ile Akdeniz sahillerinin tabii plajlarına sahiptir.
Tarih, dağ, deniz, orman, sığ bir koy ve ince kumun birleşmesiyle meydana gelen eşine az rastlanır güzellikte bir plajdır.
Kemer'de Beldibi Mevkiinden başlayıp Tekirova'ya kadar olan bölüm genellikle ince kumlardan oluşan doğal bir plajdır. Kemer merkezde Belediye Plajı, yat limanı yanındaki Ayışığı Plajı ve Phaselis Plajı denize girenler tarafından tercih edilen plajlardandır.
Antalya'nın 3 km. batısında, yaklaşık 1.5 km. uzunluğunda kum çakıl karışımı bir plajdır. Belediyenin yaptırıp işletmeye açtığı halka açık plaj tesisleriyle yeme, içme ihtiyacına cevap verebilecek gazinolar, pansiyonlar ve oteller vardır,
Kaputaş Plajı, Kaş ile Kalkan arasındaki sahil yolu üzerinde bulunan kanyon ağzı plajı. Yer altından akmakta olan suyun deniz kıyısında kumlar arasından süzülmesi sonucu suyu genel olarak serin ve turkuaz rengindedir. Karayolundan 187 basamak inilerek plaja ulaşılır.
Eskiden Sultan Reşat'ın mesire yeri olan plaj, Antalya'nın 15 km. kadar batısında, Kemer yolu üzerinde etrafı ormanlarla kaplı tabii bir plajdır.
Lara Plajı'nın batısında Düden Şelalesi'nin denize döküldüğü yerdedir. Askeri dinlenme kampı olarak kullanılan plajın kumu çok ince, denizi sığdır.
Antalya'nın 12 km. doğusundadır. Kumu gayet ince olup çam ormanları ile kaplıdır. Halka açık plajları, yiyecek ve içecek ihtiyacını karşılayacak gazinoları ve soyunma kabinleri vardır.
Gazipaşa'nın Koru Mahallesi'nde bulunan bu plajda deniz; kendi kendini filtre eden tek deniz olma özelliğine sahiptir. Üç doğal havuzu vardır, Bunlardan iki doğal havuz özellikle yeni yüzme öğrenenler için idealdir.
Antalya'nın en güzel plajlarındandır. Manavgat'a giderken güneye inen yoldan yaklaşık 6 km. gidildiğinde ulaşılan şirin, doğal bir plaj ve sahildir.
Antalya-Mersin karayolu üzerinde Alanya merkezden batıya doğru 6 km. uzaklıkta bulunmaktadır, Ulaş Plajındaki "Karayolu Ulaş Dinlenme Parkı" sahil yolunu takip eden arabalı yerli ve yabancı turistlerin dinlenme yeri olarak düşünülmüş ve bu amaçla yapılmıştır.
Alanya'nın doğusunda, Antalya-Mersin karayolu üzerindedir. Keykubat Plajı ile bunun 14 km'lik sahil uzantısından oluşur. Sahil boyunca plaj tesisleri bulunmaktadır.
Alanya'nın yaklaşık 20 km. batısında çamlık, doğal, ince kumlardan oluşan güzel bir plajdır. Çadır kampı yapılabilecek alan mevcuttur.
Uzunluğu 2 km. olan plaj Alanya'nın batısında yer alır. İnce kumlu alabildiğine geniş bir plajdır. Kleopatra'nın bile banyo yaptığı söylenen bu plajın bir özelliği de denizin sığ olmasıdır.
Antalya’nın kıyıda köşede kalmış bakir güzelliklerinden Çitdibi Takım Şelaleleri, Konyaaltı ilçesine bağlı Yarbaşçandır Mahallesi sınırlarında bulunan Çitdibi Köyü’nde yer alıyor.
Türkiye’nin en güzel şelalelerinden biri olan Manavgat Şelalesi, adını bulunduğu ilçeden alıyor. Şelale, ilçe merkezine 4 km, Antalya merkeze ise 72 km. uzaklıkta bulunuyor.
Antalya’nın az bilinen doğa harikalarından biri olan Kocaçay Şelalesi, Döşemealtı ilçesi Ekşili Mahallesi sınırlarında yer alıyor. Şelale, yöre halkı tarafından ‘Ekşili Şelalesi’ ve civardaki değirmenle bağlantılı olarak, ‘Gavurun Pınarı’ olarak da biliniyor.
Vahşi güzelliğiyle dikkat çeken Uçarsu Şelalesi, Kaş ilçesine bağlı Gömbe Yaylası’nın üzerindeki Batı Toroslar’ın en yüksek noktası olan Akdağ’dan fışkırıyor.
3024 metre yükseklikteki Akdağ’ın 1800 metre yüksekliğinden fışkıran sular, yaklaşık 50 metre yükseklikteki, altında bir mağara olan kayalardan aşağıya doğru sanki beyaz bir bulut gibi uçuyor. Suyun uçması ve etkileyici görünümler oluşturması nedeniyle de şelale, Uçarsu olarak adlandırılıyor.
Yukarı Uçansu ve Aşağı Uçansu olarak ikiye ayrılan Uçansu Şelalesi, Antalya şehir merkezine 65 km. mesafede, Serik’e bağlı Gebiz’deki, Akçapınar Mahallesi’nde bulunuyor. Şelale, Havutlu ve Bal Dereleri’nin birleşmesi ile oluşan Uçansu Deresi’nin üstünde, deniz seviyesinden 400 metre yüksekte yer alıyor. Şelaleler aynı zamanda, ülkemizin işaretlenmiş en uzun ikinci yürüyüş rotası olan Aziz Paul Yolu üzerinde. Bu rotayı yürüyenler, şelaleleri görme fırsatı buluyor.
Antalya’nın Gündoğmuş ilçesine bağlı Kayabükü Köyü’nün altındaki vadi içerisinde yer alan Uçansu Şelalesi, bölgede bulunan Çündere Deresi’nden dolayı, Çündere Şelalesi olarak da biliniyor. Şelale, Antalya merkeze yaklaşık 165 km, Gündoğmuş’a ise yaklaşık 24 km. uzaklıkta.
Eşsiz manzarası ve kent merkezine yakınlığı sayesinde Antalya’nın en çok ziyaretçi çeken noktalarından biri olan Aşağı Düden Şelalesi, Lara Bölgesi’nde, Antalya şehir merkezine 8 km. uzaklıkta, peyzaj düzenlemesiyle oldukça ferah bir atmosfere sahip Düden Parkı’nın içerisinde yer alıyor. Türkiye’de denize dökülen tek şelale olan Aşağı Düden’in suları, 40 metrelik falezlerden Akdeniz’e kavuşuyor.
Yukarı Düden Şelalesi, şehir merkezine 10 km. uzaklıkta, Kepez ilçesi sınırları içerisindeki Şelale Mahallesi’nde bulunuyor. Antalya’nın görülmesi gereken doğal güzellikleri arasında ilk sıralarda yer alan şelale, çevresindeki mesire ve piknik alanları ile şehrin içerisinde yemyeşil bir vahayı andırıyor.
Zengin florası sayesinde adeta doğanın içerisinde bir sığınak olan Kurşunlu Şelalesi Tabiat Parkı, Antalya’ya 20 km. uzaklıkta. 1986 yılından bu yana ziyarete açık olan park, temiz havası, yemyeşil tabiatı ve büyüleyici manzaralarıyla, sayısız ziyaretçiyi günübirlik dinlenme ve piknik gibi aktiviteler için kendine çekiyor. 7 adet küçük göletin, küçük şelaleciklerle birbirine bağlandığı 2 km’lik bir kanyon içindeki şelalenin yer aldığı tabiat parkı, bölgenin 100’den fazla kuş çeşidini içinde barındırıyor.
Antalya'da Atatürk Parkı'nın denize inen falezli kıyısındadır. Mağaraya karadan ulaşım yoktur. 60 m. toplam uzunluğundaki mağara yatay mağara tipindedir. Denizle bağlantılı olması nedeniyle deniz mağarası da sayılabilir. Genellikle kurudur. Doğu salonunun bir kısmı sular altındadır.
Antalya-Kemer sahil yolunun yaklaşık 40. km’sinde Çamdağ tünelinin hemen çıkışında yer alan bir kaya altı sığınağıdır. Obaköy mevkiindedir.Deniz sahilinde 25 m. yükseklikte sığınak biçiminde bir mağaradır. Doğal tahribatla büyük ölçüde zarar gördüğünden içindeki dolgu tabakaları yağmur suları ve rüzgârla sürüklenerek akıp gitmiştir.Antalya bölgesinin ikinci önemli Prehistorik merkezidir.
Antalya, Kemer Karacasu ilçesi, Yukarı Çamarası ile Nart/Gedik köyü arasında yer alır. Mağaraya her iki köyden de gidilebilir. 20-25 dakikalık bir yürüyüşle Narlıgedik köyü daha yakındır. Afrodisias harabelerine de yakındır.
Antalya'ya 26 km. uzaklıktaki Geyikbayırı köyündedir. Antalya'dan batı yönünde Çakırlar köyü üzerinden Geyikbayırı köyüne gidilebilir. Köyün merkezinden mağaraya 5 dakikalık bir yürüyüşle erişilebilir.
Zeytintaşı Mağarası, Antalya'ya bağlı Serik ilçesinin 15 km. kuzeyinde bulunan Akbaş köyünün Gökçeler Mahallesi’nin güneydoğusunda Zeytinlitaş Tepesi’nin güney yamacında yer alır. Zeytinlitaş Tepe, Köprüçay'ın önemli bir kolu olan Koca Dere ile Gökçeler Deresi arasında parçalanmış bir sırt şeklinde uzanır.
Antalya’nın 45 km. kuzeyinde yer alır. Mağaraya, Antalya-Burdur karayolundan Camiliköy-Ahırtaş köyleri üzerinden ulaşılır. Türkiye'nin en geniş ağzına ve tek parça olarak en büyük galerisine sahip bir mağaradır.
Akseki ilçesine bağlı Ürünlü köyünün doğusunda derin ve sarp Manavgat Vadisi’nin batı yamacında bulunur. Köydeki mağaraya ancak bir saatlik yürüyüşle gidilebilir. Toplam uzunluğu 2500 m. olan mağaranın girişe göre en yüksek noktası 101 m’dir.
Alanya merkezinin 12 km. doğusunda bulunan Cebereis Dağı’nın yamacındadır. Dim Mağarası, Türkiye'nin en güzel mağaralarından biridir. Alanya'ya yakın olması ve çevrenin piknik yerleri ve ormanlarla kaplı olması nedeniyle ziyarete uygundur. Tarih öncesi ve tarihi devirlerde insanlar tarafından barınak olarak kullanılmasından dolayı çevre halkı tarafından "Gâvurini Mağarası" olarak adlandırılmıştır.
Mağara, Alanya’nın içinde ve deniz kıyısında bulunmaktadır. Merkeze 3 km. uzaklıktadır. Toplam uzunluğu 30 m. olan mağara; kuru ve yatay mağara tipindedir. 200 m’lik bir alanı kaplamaktadır.
Antalya'nın 30 km. kuzeybatısında eski Antalya-Burdur karayoluna 5-6 km. uzaklıkta bulunan Yağca köyü sınırları içinde bulunur. Türkiye'nin en büyük doğal mağaraları arasında yer alan Karain Mağarası, önünde bulunan traverten ovasından 150 m., denizden ise 430-450 m. yüksekliktedir.
Milli parkın ana kaynak değerlerini, 1000-1100 m. yükseklikte ve oldukça dik vadi yamaçlarına sahip Saklıkent Kanyonu oluşturmaktadır. Özellikle Saklıkent Kanyonu içerisinde, bazı kesimlerin, karstik tünellerin çökmesi sonucu, kanyonun oluşumuna katkıda bulunduğu gözlenmektedir.
Yatay ve kısmen aktif bir mağara sistemi olan Altınbeşik Mağarası adını üst kısımda yer alan Altınbeşik Tepesi'nden almaktadır. Torosların bu bölgesi hem jeolojik hem de jeomorfolojik yönden çok karışık bir yapıya sahiptir. Tersiyer ortalarında meydana gelen şiddetli kıvrımları, bu dönemin sonunda şiddetli dikey yükselmeler izlemiştir. Jeolojik bindirmeler, büyük kırıklar ve derin kazılmış vadiler bu hareketli jeolojik geçmişin sonucudur.
Bölgenin kil, kumtaşı, konglomera ve kalker kayaçlarından meydana gelen jeolojik yapısı karstik yer şekillerinin oluşmasına imkân sağlamaktadır. Milli parkın ana kaynağını oluşturan Köprü Irmağı'nın, Bolasan Köyü ile Beşkonak arasında meydana getirdiği yarma vadi, 14 km uzunluğu ve 100 m'yi aşan duvarlarıyla ülkemizin en uzun kanyonudur.
Güllük Dağı'nın sarp kayalıkları, duvarları 600 m'ye kadar yükselen Mecine Kanyonu en önemli jeolojik kaynak değerleridir.
Batı Torosların Genç Dağlar kuşağını içine alan yörenin jeolojik yapısı genellikle kalker ve serpantin kayaçlarından meydana gelir.Olympos'un birkaç km batısındaki dağlık arazide kalker ve serpantin formasyonları kontağındaki çatlaklardan çıkan ve "Likya'nın Sönmeyen Ateşi" diye adlandırılan doğalgaz yüzyıllardır yanmakta ve Bellerophontos mitosuna Chimaira (Yanan Taş) adıyla geçerek yöreye mitolojik değer kazandırmaktadır.
Jeolojik olarak karstik bir yapıya sahip olan milli parkın en önemli kaynak değerlerinden biri; Pınar Gözü Mağarası'dır. Bir diğer önemli kaynak değeri Beyşehir Gölü ve adalardır. Milli Park flora ve fauna yapısıyla da dikkat çekmektedir. Milli Park içinde 201 adet endemik bitki türüne rastlanmıştır.
Gölün en derin yeri günümüzde 7 m. dir. Suda bulunan ve göle yeşil renk veren tortular gölün dibinin görülmesini engellemektedir. Kovada Gölü Milli Parkı içerisinde eski medeniyetlere ait hiçbir emare bulunmamakla birlikte yakın çevresinde tarihi ve arkeolojik değeri çok yüksek önemli sahalar mevcuttur. Kovada Gölü, Greko-Romen Psidyasına çok yakındır.
Sıçan Adası, Antalya Kaleiçi Yat Limanı’na 10 km. mesafede, Konyaaltı ile Beldibi arasında yer alıyor. Dalış tutkunlarının fazlasıyla ilgisini çeken ada, tekne ve yat turizminde de üs bölgelerden biri.
Kekova, Antalya ilinin Demre ilçesi yakınlarında Kaleköy ve Üçağız açıklarındaki küçük, kayalık bir adadır. Kaynaklara çoğu kez "Kakava" diye geçmiştir. 4.5 km²'lik yüzölçümü olmakla birlikte bu adada kimse yaşamamaktadır. Üzerinde pansiyonlar ve kafeler bulunan ve teknelerle ulaşım sağlanan kısım adanın karşı kıyısında, ankara'ya bağlı Kaleköy' dür. İtalyan işgalinden sonra adanın hangi ülkeye ait olacağı konusunda Türkiye ve İtalya arasında bir süre uzlaşılamamış, daha sonra ada 1932 yılındaki anlaşma ile Türkiye'ye bırakılmıştır
Antalya Kemer ilçesi yakınlarında bulunmaktadır. Tekirova sahillerinde ve isimleri Martı, Mağara, Piknik ve Küçük Ada olan dört ada vardır. Küçük Ada, Piknik Adası'nın arkasında kaldığı için sahilden görünmez. Üç Adalar, Antalya'nın batısında yer alıp, dünya kriterlerine uygun nadir dalış merkezlerinden birisidir. Bu dalış merkezi su altının zenginliklerini keşfetmek isteyen insanların uğrak yeri olmuştur.
Beş Adalar veya Beş Adalar, Antalya ili, Kumluca ilçesi sınırlarında bulunan adalardır. Mavikent beldesinin, Karaöz Mahallesinde bulunan Gelidonya Burnu'un denizdeki devamı niteliğindedir. Adalarda yerleşim bulunmamaktadır.
İlçemiz Kozan Köyü'nün 1 km doğusunda ve Bodrumkaya adıyla bilinen bir tepenin güney ve batı yamacında, yaklaşık 650 m yükseklikte bulunmaktadır. Bodrumkaya mevkiinde yer alan kalıntılar, Antalya'nın 75 km kadar kuzeydoğusunda konumlanır. Yerleşme ilk kez 1914 yıllarında İtalyan araştırmacılar tarafından ziyaret edilerek bilim dünyasına olasılıkla "Pednelissos" antik kenti olarak tanıtılmıştır.
"Attalos Yurdu" anlamına gelen Attaleia-Antalya, Bergama Kralı II. Attalos tarafından kurulmuştur. Bergama Krallığı’nın sona ermesiyle (M.Ö. 133) bir süre bağımsız kalan kent, daha sonra korsanların eline geçer. M.Ö. 77’de Komutan Servilius Isauricus tarafından Roma topraklarına katılır; M.Ö. 67’de Pompeius’un donanmasına üs olur. M.S. 130’da Hadrianus’un Attaleia’yı ziyaret etmesi, kentin gelişmesini sağlamıştır.
Side MÖ VII. yüzyılda bir yerleşim merkezi olmuştur. MÖ VI. yüzyılda tüm Pamfilya ile birlikte Lidya Krallığı'nın egemenliğine girmiş, Lidya Krallığı’nın 547/46’da yıkılışından sonra Perslerin hâkimiyeti altına girmiştir. Bu devirde özgürlüğünü bir ölçüde koruyan kent, kendi adına sikke basmıştır. Büyük İskender’in Anadolu seferinde (MÖ 334) hiçbir direniş göstermeden kapılarını Makedonya kralına açan Side, daha sonraları İskender’in kurduğu büyük sikke basım merkezlerinden biri olmuştur.
Köprüçay, eskiden Eurimedon, Isparta Sütçüler yakınlarında Toros dağlarından doğan, dar ve derin kanyonlardan geçerek Serik yakınlarında Akdeniz'e dökülün akarsu. Antik zamanlarda adı Eurymedon'dur.
Antalya’nın Kumluca ilçesine bağlı Mavikent Beldesi’nde yer alan Melanippe Antik Kenti, Karaöz Koyu’ndan 3 km. uzaklıktaki yarımada üzerinde konumlanmaktadır. Helenistik Dönem'den itibaren Gagai’nin hakimiyet alanındaki küçük bir kıyı yerleşim alanı olan kentin önemi, çevresindeki diğer yerleşimlere hizmet veren korunaklı bir liman olmasından kaynaklanmıştır.
Antik dönem ismi Poğla olan antik kent günümüz Antalya-Korkuteli ilçesine bağlı olan Çomaklı köyü bölgesinde, Pisidia’nın güneyinde yer alan antik Pisidia kentidir. Poğla Antik Kenti aynı zamanda Roma döneminde önemli bir tahıl üretim merkezidir.
Onobara Antik Kenti Antalya’nın Konyaaltı sınırları içerisinde kalan bir bölgededir. Halk arasında Asarlık Tepesi olarak bilinen ve Çakırlar mahallesinin güneybatı bölgesinde, Hisarcık yöresinde yer alan antik kent, Deveboynu Tepesinin güneydoğu ucundaki sırttadır. 1892 yılında ilk defa Rudolf Heberdey ve Ernst Kalinka tarafından keşfedilen Antik kent hakkında çok az bir bilgi mevcuttur.
Neapolis Antik Kenti, Beyşehir Gölü’nün kuzeyinde Antiokheia’dan (Yalvaç) Likaonya ve Pamphilya’ya giden Roma yolu üzerindedir. Neapolis’in Apollonia (Uluborlu) ile aynı tarihlerde Trakyalı kolonistler tarafından kolonize edildiği bilinmektedir. Kentten yakın çevrede bir kalıntı gözükmemekle birlikte bulunan arşitrav blokları, sütunlar ve mezar stelleri Isparta Müzesi’ndedir.
Kelbessos Antik Kenti Antalya’nın Konyaaltı İlçesi Saklıkent yolunun yaklaşık 34.km’sinde, Alımpınarı mahallesinde yer almaktadır. Ahırtaş mevkiine yakın bir yerde, kente ait lahit kalıntıları göze çarpmaktadır. Yelli Armut Sırtı denilen tepenin üzerinde bulunur. Güneyinde Sarı Göynük Boğazı, Kuzeyinde Konyaaltı - Saklıkent yolu yer almaktadır. Antalya Körfezi'ne bakan yerleşme, ilk kez R. Paribeni ve P. Romanelli tarafından 1913 yılında keşfedildi. Burada ortaya çıkarılan yazıtlar İtalyan ekip tarafından yayımlandı. Daha sonra R. Heberdey tarafından gözden geçirildi.
Idyros antik kenti, Antalya ili kemer ilçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Kent hakkında gerek antik kaynaklarda gerekse güncel yazarlar tarafından çok fazla bahsedilmemistir. Bu yüzden kaynaklardan ulaşılabilen bilgiler kısıtlıdır. Bu kısıtlı kaynaklardan edinebildiğimiz bilgilere göre kentin denizci bir kent olduğu düşünülmektedir.
Olimpos'un Sönmeyen Ateşi: Yanartaş, Antalya'nın Kemer ilçesi Çıralı köyü yakınlarında küçük, tarihi ve turistik önemi olan doğalgaz kaynağı. Denize yakın manzaralı bir konumda yer alır, taşlar arasından çıkan alevler turistlerin ilgisini çekmektedir. 2500 senedir yanmaktadır, Yunan mitolojisine de konu olmuştur.
Kentsel Sit Alanı içinde strüktürel ve cephe nitelikleri açısından yapısal durum oldukça iyi görünmektedir.Kentsel sit alanı içerisinde, geleneksel yapı tipine öykünen, aynı tipolojide ahşap cumbalı-çıkmalı yeni yapılar giderek yaygınlaşmaktadır. Bu yapı tipolojisinin Koruma Kurulu kararı ile yaygınlaşması, Venedik Tüzüğü ilkeleri bakımından sorgulanması gerekli bir durumdur.
Erymna kenti kalıntıları üzerine kurulmuş Ormana, İbradı yöresine özgü "düğme ev" mimarisinin görüldüğü bir yerleşimdir. Ormana'nın tarihi, Roma İmparatorluğu'na kadar dayanmaktadır; "Erimna ismi ile tarih kitaplarında yer almaktadır. Kent, M.Ö. 334'te Büyük İskender'e teslim olmuş;M.Ö 223-212'e Pers hakimiyeti altında yaşamıştır.
Psidya sınırları içinde yer alan İbradı'nın kuruluş tarihi tam olarak bilinmemektedir. Ancak, İbradı ve çevresinde bulunan kalıntılardan Roma devrine uzandığı tahmin edilmektedir. Örneğin, İbradı'ya 2 km. mesafede kurulu Ormana Belediyesi ile 7 km. mesafedeki Ürünlü Köyü' nün arasında Helenistik Dönem Erymna Antik Kenti'nin kalıntıları mevcuttur. Kentin nekropolü ise Ormana'yı çevreleyen kayalık sırtlardır.
Gündoğmuş İlçesi, Karadere Mahallesi yakınlarında yüksek bir tepenin üzerine kurulu Kasai kentinin egemenlik sahası, batıda en azından Güzelsu ve Çaltılıçukur civarına kadar uzanmaktadır. Bu nedenle Kasai’ın Roma Dönemi’nde, Akseki’ye bağlı topraklarda hak sahibi olan dördüncü kent olduğunu söyleyebiliriz.
Elaiussa Sebaste Mersin’e 55 kilometre uzaklıkta bulunan küçük bir antik Roma liman şehridir. Elaiussa; zeytin anlamına gelmektedir. İ.Ö.2.yüzyılda Elaiussa Doğu Akdeniz’in kesişme noktasında bir liman şehridir. O dönemlerde korsanlığın var olması ticari hayatı olumsuz etkilemiştir. İ.Ö. 1. Yüzyıldan itibaren Elaiussa bir kent görünümü aldıktan sonra Olba hakimiyetinden de kurtularak özgürlüğüne kavuşmuştur.
Gazipaşa İlçesi’ nin 6 km güneydoğusunda haritalarda Kilisetepe olarak gösterilen 350 metrelik yükselti üzerinde yer alır. Kalıntılar yaklaşık 400 metrekarelik bir alana yayılmıştır. Yazıtlara göre Cestrus Antik Kenti olarak lokalize edilmiştir.
Antiocheia ad Cragum, Antalya ili Gazipaşa ilçesi yakınlarında antik kent. Alanya'nın 60 kilometre doğusundadır. Antik çağda Dağlık Kilikya olarak bilinen bölgede ve Akdeniz kıyısındadır. Kent adını, M.S. 1. yüzyılda yaşamış Kommagene Kralı IV. Antiochus'dan almaktadır.
Lamus, Alanya'nın 55 kilometre doğusunda Adanda Köyü'nün 2 kilometre kadar kuzeyindedir. Kent, yüksek ve sarp bir dağın zirvesini oluşturan iki tepenin üzerine kuruludur. Batıdaki tepenin MS 3. yüzyıl ortalarında Gallienus döneminde surlarla çevrildiği kentin giriş kapısındaki yazıttan anlaşılmaktadır.
Arneai Antik Yerleşimi Myra'nın 26 km kuzeybatısındadır. Finike'ye 45 km uzaklıktadır. Limyra-Arykanda yolunun Kaş yönüne doğru 25. km'sinden vadiye doğru 10. km'de ulaşılır. Ernez'in güneyinde 5 dakika yürüme mesafesinde yer almaktadır. Tarihte pek tanınan bir şehir değil. Küçük bir yerleşim yeridir. MS 1. yüzyılda sympoliteia'ya dahil edildiği bilinmektedir.
Karain Mağarası, Türkiye'nin en büyük doğal mağaralarından biridir. Denizden yüksekliği 430-450 metredir. Antalya'nın 30 km kuzeybatısında eski Antalya-Burdur kara yoluna 5–6 km uzaklıkta bulunan Yağca mahallesi sınırları içinde bulunur.
Antik çağlarda Pamfilya ile Pisidia kentlerini birbirine bağlayan yollardan biri olan Derbent Boğazı, Bizans ve Selçuklu-Osmanlı dönemlerinde de işlevini sürdürmüş, hatta yakın zamanlara kadar Yörüklerin göç yolu olmuştur.
Eudokias Antalya kent merkezinin 17 km kuzeybatısında Antalya- Korkuteli karayolu üzerindedir. Bugün Yukarıkaraman’ın bulunduğu düzlük Antikçağ’da Pamphylia Ovası’nın batı kenarını oluşturuyordu, dolayısıyla söz konusu antik kentte esas itibarıyla bir Pamphylia yerleşmesidir. Yöre M.S. 313 yılına kadar, İmparator Vespasianus tarafından M.S. 74’te kurulduğunu bildiğimiz “Lykia ve Pamphylia” birleşik eyaleti içinde sayılmış, 313’te Lykia ile Pamphylia’nın birbirinden ayrılarak bağımsız birer eyalet haline getirilmesiyle “Pamphylia” eyaleti sınırları içinde kalmıştır.
5. Yüzyıl ortalarında İmparator 2.Theodosıos döneminde Myra Likya eyaletinin başkenti olur. Bu yıllarda Myra’da Nikolaos’un anı yapısının varlığı bilinmektedir. 529 yılında bölgedeki büyük depremin ardından imparator 1.Iustınıanos bu yapıyı onartır.
Naula Antik Kenti, Antalya’nın Alanya ilçesine yaklaşık 10 km. mesafedeki Mahmutlar Mevkii’nde bulunmaktadır. Antik kent, Mahmutlar’ın kuzeydoğusundaki düzlük alana konumlanmıştır.
Alara Kalesi, Alanya'nın 37 kilometre batısında, denizden 7 kilometre içeride Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubad tarafından 1232 yılında yaptırılmıştır.
6 km uzunlukta surlar tarafından çevrilmiş, 10 hektarlık bir yarım Korakesion; küçük bir askeri birlikle bile doğal savunma kolaylığı ve korunaklı limanı sayesinde, korsanlar ve asiler için ideal bir sığınak olarak, M.Ö. II. yüzyılda korsan limanı ve merkezi oldu. Orta Kale’nin Arap Evliyası’ndan Ehmedek’e kadar olan kısmında bulunan iri blok taşlı, harçlı Helenistik sur duvarı M.Ö. II. yüzyılda kentin hakimi Diototos Tryphon döneminden kalmıştır.
Antalya ilinin Akseki ilçesine bağlı dağ köyleridir.. Akseki- İbradı havzasına ünik "düğmeli" yapım tekniğine sahip yapıları ve bozulmadan günümüze kadar gelebilmiş geleneksel dokusu korunma ihtiyacı doğuran önemli nitelikleridir. Bu yapıların yapı sistem ve elemanlarındaki ahşap işçiliği de bölgeye özgü olup, nitelikli ve değerlidir.
Antalya ilinin Akseki ilçesine bağlı dağ köyleridir.. Akseki- İbradı havzasına ünik "düğmeli" yapım tekniğine sahip yapıları ve bozulmadan günümüze kadar gelebilmiş geleneksel dokusu korunma ihtiyacı doğuran önemli nitelikleridir. Bu yapıların yapı sistem ve elemanlarındaki ahşap işçiliği de bölgeye özgü olup, nitelikli ve değerlidir.
Antalya ilinin Akseki ilçesine bağlı dağ köyleridir.. Akseki- İbradı havzasına ünik "düğmeli" yapım tekniğine sahip yapıları ve bozulmadan günümüze kadar gelebilmiş geleneksel dokusu korunma ihtiyacı doğuran önemli nitelikleridir. Bu yapıların yapı sistem ve elemanlarındaki ahşap işçiliği de bölgeye özgü olup, nitelikli ve değerlidir.
Antalya ilinin Akseki ilçesine bağlı dağ köyleridir.. Akseki- İbradı havzasına ünik "düğmeli" yapım tekniğine sahip yapıları ve bozulmadan günümüze kadar gelebilmiş geleneksel dokusu korunma ihtiyacı doğuran önemli nitelikleridir. Bu yapıların yapı sistem ve elemanlarındaki ahşap işçiliği de bölgeye özgü olup, nitelikli ve değerlidir.
Antalya ilinin Akseki ilçesine bağlı dağ köyleridir.. Akseki- İbradı havzasına ünik "düğmeli" yapım tekniğine sahip yapıları ve bozulmadan günümüze kadar gelebilmiş geleneksel dokusu korunma ihtiyacı doğuran önemli nitelikleridir. Bu yapıların yapı sistem ve elemanlarındaki ahşap işçiliği de bölgeye özgü olup, nitelikli ve değerlidir.
Demre- Kaş kara yolu üzerinde, günümüz Yavu Mahallesi’nin kuzeyini sınırlayan ve doğu-batı doğrultusunda uzanan tepe düzlüğünde konumlanan Kyaenai Antik Kenti, etkileyici yapılarıyla ayakta kalmayı başarmış Likya kentlerinden biridir. Antiphellos (Kaş) ile Myra (Demre) arasında, hâkim bir konumda bulunan bu antik kent, Üçağız Limanı'na sadece 5 km mesafededir. Likya dilindeki adı bilinmeyen kentin halen kullanılan ismi, Xanthos gibi Grek kökenlidir ve “koyu mavi” anlamına gelir. Renk anlamına gelen karşılığının dışında Kyaenai aynı zamanda “çınlayan kayalar” adıyla da anılmaktadır.
Antalya kent merkezinin kuzeydoğusunda, Kepez ilçesine bağlı Varsak Mahallesi’nin sırtını yasladığı dağın tepesinde yer alan Lyrboton Kome, Helenistik Çağ’dan Ortaçağ’a kadar varlığını sürdürmüş antik bir yerleşim yeridir. Perge’de bulunan bir yazıta göre “Elaibaris” (zeytin çiftliği) olarak da bilinir ve esasen büyük bir antik zeytinyağı üretim köyüdür. Büyük ölçüde Roma ve Bizans dönemlerinden kalma kalıntılara sahip olmasına rağmen, Helenistik Dönem'de de yerleşim gördüğü düşünülmektedir. Tarihçesi ve yönetim şekli hakkında çok fazla bilgiye sahip olunamasa da bu yerleşimin MS II. yüzyıldan itibaren bir komarkhes tarafından idare edilen, Perge’ye bağlı kome (köy) statüsünde bir yerleşim olduğu ve Bizans Dönemi boyunca da iskân edildiği rahatlıkla söylenebilir.
Kitanaura; Kumluca İlçesi'ne bağlı Gölcük Mahallesi sınırları içinde, Saraycık Mevkii'nin kuzeyindeki tepe ve yamaçlarda konumlanmış önemli bir antik yerleşimdir. Antik kentin kalıntıları, ilk olarak 1842 yılında burayı ziyaret eden Spratt ve Forbes tarafından Apollonia olarak, ardından A. J. Schönborn tarafından Mnara olarak lokalize edilmiştir. Ancak Patara'da bulunan Stadiasmus Patarensis'te (Patara Yol Anıtı) belirtilen yol güzergahına göre, Saraycık'taki harabelerin Kitanaura'ya ait olduğu kesinlik kazanmıştır. Stadiasmus Patarensis'e göre, Kitanaura, İdebessos'a 17-18 km mesafededir ve bu yerleşim Termessos'un egemenlik sınırları içindedir.
Idebessos Kumluca ilçe merkezinin kuzeyinde Karacaören Mahallesi, Kozağacı Mevkii yakınlarında bulunan bir Likya kentidir. Akalissos’un 7 km kuzeyinde, Kormos’un kuzey batısında yer alır. Adındaki “ss” takısı, kalıntılarla görünenden daha eskilerde, bir başka yerleşimin var olduğunu düşündürmektedir. Ancak en erken tarihsel bilgi Likya Birliği dönemindendir. Yerleşime ilişkin antik kaynaklarda fazla bilgi bulunmamasına karşın Akalissos ve Kormos ile bir sympoliteia (siyasi birlik) oluşturdukları; liderliğini de Akalissos’un yaptığı bilinmektedir. Roma Dönemi sonrasında ise Edebessos adını alan kent, Hristiyanlık döneminde Myra Metropolü içinde, adı Lebissos/Lemissos olan bir piskoposluk olarak anılır.
Anadolu topraklarındaki ulaşımı en zor antik kentlerden biri olan Mnara (Marmara), Antalya’nın Kemer ilçesi sınırları içinde yer alan; yaklaşık 1400 metre rakımlı Kavak(lı) Dağı’nın zirvesinde, oldukça yüksek bir kayalık tepe üzerine konumlanmıştır. Antik kent Doğu Likya’nın önemli bir bölümünü kontrol edebilecek ve Side’ye kadar tüm Antalya Körfezi'ni çıplak gözle görmeyi sağlayan bir konuma sahiptir.
Kaş-Demre karayolunun 20'nci kilometresinden güneye yönelen yolla bugün Üçağız Köyü olarak anılan Theimiussa Antik Kenti'ne varılır. Kalıntılar köyün evlerinin seyrelmeye başladığı doğu tarafındadır. Theimiussa, orada bulunmuş bir yazıttan öğrenildiğine göre yönetimsel açıdan bir kent değil, köy yerleşimidir.
Sillyon, Antik Dönem’de Pamphylia Bölgesi’nde günümüzde ise Antalya ili, Serik ilçesine bağlı Yanköy Mahallesi Kocagözler Mevkii’nde yer almaktadır. Sillyon adının Hitit metinlerinde geçen Šalluša’dan türediği ve Grekçe bir isim olmadığı kabul edilen bir görüştür.
Alanya’nın 12 kilometre kuzeybatısında Elikesik Köyü'ndeki antik kent, Pamfilya Bölgesi sınırları içerisindedir. Halk arasında ise Sinekkalesi olarak bilinmektedir. Antik Çağ coğrafyacısı Strabon,gemi yapımında kullanılan kerestenin kentten elde edildiğini, özellikle sedir ağaçlarının bol olduğunu, hatta Antonius’un bu bölgeyi Kleopatra’ya hediye ettiğinden bahseder. Kentte Helenistik Dönem'den Bizans Dönemi sonuna kadar oturulduğu gerek yazıtlardan gerekse kalıntılardan anlaşılmaktadır.
Istlada Antik Kenti, günümüze kalmış ilginç mezarları ile Likya’nın küçük boyutlu kentleri arasında en etkileyici olanıdır.Demre-Kaş karayolu üzerinde Yavu Köyü'nü geçtikten sonra Davazlar Köyü levhasından güneye ayrılan yolla 4 km sonra Kapaklı Köyü'ne ulaşılır. Köy ilkokulunun hemen karşısında yer alan ünlü Hoyran Mezarı yanından yine on dakika güneye yürünerek varılan Hayıtlı mevki Istlada Antik Kenti kalıntılarının yer aldığı alandır.Istlada kalıntıları Kapaklı, Hoyran ve Hayıtlı’ya dağılmış vaziyettedir. Istlada adı şehrin birçok yazıtında okunabilmiş olup Likya Birliği içinde komşu diğer şehirlerle bölgenin tarihi kaderini paylaşmıştır.
Günümüzde Hacıveliler olarak adlandırılan Korydalla, Kumluca ilçe merkezinin bir kilometre batısında, Myra’nın 29 kilometre kuzeydoğusundadır. Hacıveliler’de İmparator Marcus Aurelius’un onurlandırdığı bir heykel kaidesi aracılığıyla ismi kesinlik kazanan Korydalla yer adı, Yunanca “Korydos” (tarlakuşu) kelimesinden türetilmiştir. MÖ 500 yılında Miletli Hekataios tarafından Rhodos Kenti olarak belirtilmiştir. Plinius, Korydalla’yı Rhodiapolis ve Gagai Kentleri arasında, Ptolemeissos ise Masekitos Dağı'nın karşısında göstermektedir. Tabulae Peutingeriane’de “Coridallo” şeklinde geçmektedir. Hierokles, tarafından Geç Antik Dönem Lykia Kentleri arasında sayılmaktadır. Korydalla, Patara Stadiasmosu’nun güzergâhlarının kesiştiği önemli bir trafik noktasını oluşturmaktaydı. Likya dilinde bir kitabesi bulunan Korydalla’nın tarihini büyük ölçüde Rhodiapolis ile incelemek gerekir. Kentin Likya Birliği’ne katıldığı ve Rhodiapolis ile birlikte temsil edildiği bilinmektedir.
Colybrassus, Alanya Güzelbağ Beldesi Bayırkozağacı Köyü sınırları içerisinde, Alanya’nın yaklaşık 30 kilometre kuzeydoğusundadır. Kent merkezi bir vadi içerisinde yer almaktadır. A. Albek, kenti, Pisidia’nın doğusunda Kilikya’nın batısında Hellenistik Dönem izleri taşıyan yerleşim yeri olarak tanımlar. Kentteki yaşamın Orta Çağ'a kadar devam ettiğini gösteren yazılı kaynaklar vardır.
Trysa Antik Kenti, Kaş-Kale yolu üzerinde bulunan Davazlar Köyü'nün Gölbaşı Mahallesi yakınındaki platonun doğusunda yer alır. Adına antik kaynaklardan hiç birinde rastlanmaz. MÖ 2'nci yüzyılda oluşan Likya Birliği’nde Trysa üye kentlerden biri olarak görünmektedir. Kentin ilk iki harfinin yazıldığı 'TP' kısaltması ile Likya Birlik dönemine ait sikkeleriyle tanınmaktadır. Arkeoloji literatüründe adından ve özellikle Heroonu’ndan XIX. yüzyılın sonundan beri söz edilen Trysa’da Phellos, Istlada, Sura gibi ufak bir beyin veya kralın oturduğu iyi korunan bir kale görünümündedir.
Etenna Antik Kenti, Antalya İli, Manavgat İlçesi, Sırtköy Mahallesi’nde yer almaktadır. Manavgat'tan 31 kilometre uzakta, denizden 900 metre yüksekte kurulu Etenna Antik Kenti’nde, çam ormanları arasında bulunan antik kalıntıların içinde ilk dikkati çeken, kenti çevreleyen şehir surlarıdır.
İsinda Antik Kenti, Kaş İlçesi merkez bucağına bağlı Belenli Köyü'nün 3 kilometre güneyindeki tepenin doruğu ve yamaçlarındadır. Demre-Kaş karayolu üzerinde Kaş’a 8 kilometre kala Ağullu yerleşiminden önce güneye dönen yol Belenli köyüne ulaşır. İsinda, ismine antik yazarlarda pek rastlamadığımız ufak bir yerleşim yeridir. Hala görülebilen Lykia dilinde yazılmış 3 üç mezar anıtı, kentin MÖ 4'ncü yüzyılın ilk yarısından önce iskan edildiğini göstermektedir. Lykia Birliği’nin oluştuğu MÖ 2'nci yüzyılda Aperlai ile beraber birlikte temsil edilmiştir. Tıpkı Apollonia’daki gibi “İsindalı Aperlailılar” şeklinde şehrin ismini gösteren kitabeler mevcuttur.
Alanya-Gazipaşa karayolunun 33'ncü kilometresinde yer alan antik kent adını Kommagene Kralı 4. Antiochos’un (MS 38–72) karısı Iotape’den alır. İmparator Trajan’dan Valerian’a kadar kent kendi adına sikke basmıştır. Kalıntılar Roma ve Bizans Dönemi özellikleri taşımaktadır. Denize doğru uzanan yüksekçe bir burun, kentin akropolü durumundadır.
Toros Dağları üzerinde, Dim Vadisi ağzında yükselen Cebel-i Reis Dağı'nın güney eteklerinde, deniz seviyesinden 850 metre yükseklikte savunmaya uygun bir coğrafyada kurulmuştur. Alanya’dan yaklaşık 25 kilometre uzaklıktadır. En yakın köy Gözüküçüklü’dür. Antik çağda Dağlık Kilikya olarak bilinen bölgenin sınırları içerisindedir. Strabon, Laertes’ten bahsederken kenti, limanı olan ve göğüs biçiminde bir tepe üzerinde kurulmuştur diye tanımlar.
Antik Selinus kenti, Gazipaşa ilçesi Koru Mahallesi'ndedir. Bugünkü adıyla "Hacı Musa", antik adıyla "Selinus Potamus" olarak bilinen çayın Akdeniz ile buluştuğu yerde, muhteşem sahilin antik bir liman kentidir. Deniz kenarında ve gemilerin rahatça sığınabileceği bir çayın kenarında olması nedeniyle Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde de yerleşim görmüştür. Günümüze kalabilen kalıntılar daha çok Roma Dönemi'ne ait olanlardır. Kalıntılar arasında surlar, agora, büyük ve küçük hamam, nekropoldeki mezarlar, odeon, Şekerhane (Şikarhane) olarak adlandırılan ve Selçuklu Dönemi'nde av köşkü olarak kullanılan yapı, en belirgin olanlardır.
Kaş’ın (Antiphellos) kuzeydoğusunda deniz seviyesinden yaklaşık 950 metre yükseklikte Fellen-Yayla mevkiinde yer alan Phellos Antik Kenti kalıntılarına, Demre-Kaş karayolu üzerindeki Ağullu yerleşiminden Çukurbağ yönüne devam edilerek ulaşılır. Kaş’a inen virajlardan ayrılan patika ile de yürüyerek ulaşım sağlanması mümkündür. Phellos kentine ilk kez coğrafyacı Hekataios tarafından MÖ 500 civarında değinilmiştir. Phellos ve Antiphellos Yunanca isme sahip birkaç Lykia şehrinden biridir. “Taşlık ülke” anlamına gelen Phellos sözcüğünün Lykia dilindeki karşılığı ise “Vehinda” dır.
Phaselis Antik Kenti'nin Akdeniz’e uzanan küçük bir yarımada üzerinde İÖ 7'nci yüzyılda Rodoslu kolonistlerce kurulduğu söylenir. Kuruluş efsanesinde kolonistlerin yöre halkına mısır veya kurutulmuş balık önerilerine balık isteği ile cevap verildiği anlatılır. Coğrafi konumu önemli bir liman kenti olduğunu gösterir. Biri yarımadanın kuzeyinde diğeri kuzeydoğuda üçüncüsü ise güneybatı kıyısında yer alan üç limana sahiptir. Limanları, agoraları ve şehir sikkeleri üzerindeki gemi betimlemeleri Phaselis’in ticari liman hüviyetini vurgular.
Antalya’nın 32 kilometre batısında, Sivridağ'ın kuzey eteğinde yer alan Trebenna Antik Kenti'ne Geyikbayırı ve Çağlarca köylerinden geçilerek orman yoluyla ulaşılır. Trebenna’nın Helenistik ve öncesi dönemdeki varlığına dair ne antik literatür verisi, ne de epigrafik ve arkeolojik veri bulunmamaktadır. Ancak Helenistik Dönem'de Termessos’un, bir yazıta göre MÖ 281–280 yıllarında Ptolemaioslar egemenliğinde oluşu, aynı egemenliğin Trebenna’nın bulunduğu topraklarda olması beklenir. Yine aynı şekilde Apameia Barışı'ndan sonra (MÖ 168) Bergama’nın ele geçirdiği Toroslar'ın doğu tarafındaki yerler içerisinde Trebenna topraklarının bulunması olasılığı vardır. II. Eumenes (MÖ 197–160) Pamphilya’nın batı topraklarını krallık topraklarına katmıştır. MS 3'ncü yüzyıl Trebenna için oldukça parlak bir dönem olmuştur.
Andriake, Demre kent merkezinden nehir boyunca batıya uzanan asfalt yol üzerinde 5. kilometrede bulunan Çayağzı mevkiinde yer alır. Kent, Myra’nın limanı ve onun oluşturduğu bir yerleşim olarak bilinir. Ancak MÖ 200 yıllarında Andriakos (Kokarçay) nehrinin ağzında Andriake isimli bir şehrin olduğu ve MÖ 197’de III. Antiokhos’un Antiokheia’dan çıkarak, Ptolemaioslar’ın elinde bulunan yerleri alarak, filosuyla Andriake’ye geldiği bilinmektedir.
"Attalos Yurdu" anlamına gelen Attaleia-Antalya, Bergama Kralı II. Attalos tarafından kurulmuştur. Bergama Krallığı’nın sona ermesiyle (M.Ö. 133) bir süre bağımsız kalan kent, daha sonra korsanların eline geçer. M.Ö. 77’de Komutan Servilius Isauricus tarafından Roma topraklarına katılır; M.Ö. 67’de Pompeius’un donanmasına üs olur. M.S. 130’da Hadrianus’un Attaleia’yı ziyaret etmesi, kentin gelişmesini sağlamıştır.
Aperlai Antik Kenti bugünkü Kaş ile Kekova arasında bulunan Sıçak Yarımadası'nda uzun ve dar bir koyun başlangıcında yer alır. Kaş’tan ve Üçağız'dan Sıçak İskelesi'ne denizden gidiş ulaşım yönünden en kolay yolculuk şeklidir. Kent adının orijinali Luwi dilinde “Aprillai” olup “Akarsu Boğazı” anlamına gelmektedir. Aperlai, küçük boyutlu bir Likya liman kentidir.
Yerleşim tarihi M.Ö. 9. yüzyıla kadar uzanan Syedra; Alanya'nın yaklaşık 20 kilometre güneydoğusunda, Seki Mahallesi sınırları içinde yer alır. Konumu itibarıyla bölgenin en stratejik kentleri arasındadır. Hem dağ kenti hem de kıyı kenti özelliğini birlikte taşıyan, iki farklı alanda yerleşime sahne olmuş Syedra’nın "Yukarı Kent" bölümü 400 metre yükseklikte ve yamaçta kurulmuş; bu nedenle yapılar kademeli olarak yerleştirilmiş; farklı seviyelere geçişler, merdivenlerle sağlanmıştır. "Aşağı Kent" bölümü ise güneybatı yamaçlarından kıyı şeridine kadar uzanan liman yerleşmesidir. Syedra'daki kazılarda ortaya çıkarılan yazıtlar sayesinde kentin, önemli yarışmaların düzenlendiği bir merkez olduğu ve en görkemli yıllarını M.S. 2.-4. yüzyıllar arasında yaşadığı anlaşılmaktadır. Kentteki yaşanmışlık izlerinin 13. yüzyıla kadar devam ettiği söylenebilir.
Pisidia Bölgesi kentlerinden olan Ariassos, Antalya’nın 50 kilometre kuzeyinde Antalya kıyısını Anadolu Patosu'na bağlayan boğaz olan 924 metre yükseklikteki Çubukbeli’nin batısında, Akkoç Köyü'ne 1 kmilometre mesafede bulunmaktadır. Kentin resmi kuruluş yılı Manlius Vulso’nun seferi ve Apameia Barışı’yla bağlantılı olarak MÖ 189/188 yılıdır. Kent MÖ I. yüzyıldan Gallienus Dönemi’ne (253-267) kadar sikke basımına devam etmiştir. Hierokles tarafından kent, Geç Antik Dönem’de Pamphylia Eyaleti'nde gösterilmektedir. 12'nci yüzyıla kadar Notitia Episcopatum’da Pamphylia II Bölgesi’nin piskoposluğu olarak adlandırılmaktadır.
Antalya’nın Kumluca İlçesi, Sarıcasu Köyü yakınında bir tepe üzerinde yer alan Rhodiapolis, isminden dolayı Rodoslular’ın kurduğu bir şehir olarak kabul edilir. Çok yakınında bulunan Gagai, Phaselis, Korydalla ve Olympos gibi bölgedeki pek az Rodos kolonisinden birisidir. Theopompos’un belirttiğine göre Rhodiapolis, adını Mopsos’un kızı Rhodos’tan alır. Adını Hekataios’tan öğrendiğimiz yerleşim, Rodoslular tarafından koloni olduktan sonra gelişmiştir. Bölgedeki tüm kentler Likya Birliği’nin üyesidirler. Rhodiapolis ve Gagai sikkelerinde “Likyalı” oldukları belirtilir.
Antalya İli, Manavgat ilçesi, Altınkaya (Zerk) Mahallesi’nde yer almaktadır. Antalya- Manavgat karayolunun Taşağıl yol ayrımından itibaren kuzeye doğru Köprüçay Irmağı’nı takip eden 55 kilometre uzunluğunda asfalt bir yolla ulaşılır. İlçe merkezine 80 kilometre mesafededir. Pisidya Bölgesi’nin önemli kentlerindendir. Bağlantısı (Eurymedon) Köprüçay Vadisi üzerinden Pamfilya kentleriyledir.
Antalya İli Finike İlçesi, Arif Köyü sınırları içerisinde yer alan Arykanda Antik Kenti’nin ismi Likya dilinde “Ary-ka-wanda”, “yüksek kayalığın yanındaki yer” anlamına gelmektedir. Kentin adının filolojik açıdan yerli Anadolu dilini yansıtması, bölgenin en eski şehirlerinden biri olduğunu göstermektedir.
Likya'nın önemli liman kentlerinden Antiphellos, bugünkü Kaş ilçesinin üzerine kurulu olduğu; Kaş'ın tarihinin de bir parçasını oluşturan antik bir yerleşim yeridir. Likya dilinde adı Habesos (Habesa) olarak geçen kent, "Phellos'un (taşlık ülke) karşısındaki yer" anlamına gelen "Antiphellos" adını daha sonra almıştır. Antiphellos'un varlığının M.Ö. 6. yüzyıla kadar uzandığı ve kuzeyindeki Phellos Antik Kenti'nin limanı olarak kurulduğu bilinmektedir. Helenistik Dönem'de ticari girişimlerin önem kazanmasıyla Antiphellos, ana şehir olan Phellos’un gerilemesine karşılık daha çabuk gelişir ve Roma İmparatorluğu Dönemi'nde önemli bir liman kenti olur.
Bir Pamfilya kenti olan Lyrbe Antik Kenti, Manavgat ilçesinin Bucakşeyhler Mahallesi yakınlarında yer alır. Çam ağaçlarının içine gizlenmiş gibi duran kent, ormandan güneye doğru uzanan bir tepenin üzerine kurulmuştur; buradan Oymapınar Barajı'nın harika manzarası görünür.
Antik dönemde Pamfilya’nın en önemli liman kenti olan Side, Antalya’nın 80 kilometre doğusunda, Manavgat’ın 7 kilometre güneybatısında bulunan 350-400 metre genişliğinde bir yarımada üzerinde kurulmuştur.
Kaş ile Demre ilçeleri arasında konumlanan ve günümüzde Kaleköy olarak anılan antik Simena, küçük bir Likya kıyı kenti olup M.Ö. 4. yüzyıldan günümüze kadar iskan görmüş stratejik bir nokta olma özelliği gösterir. Bu özelliğini en canlı yansıtan kalıntı, günümüze dek sağlam kalmış kaledir. Buradan Kekova ve çevresinin mükemmel manzaralarını izlemek mümkündür.
Likya bölgesinin en çok kaya mezarına sahip kentlerinden biri olan Limyra Antik Kenti; Finike ilçesi'nin yaklaşık 7 kilometre kuzeydoğusunda, Saklısu Mahallesi sınırlarında yer alır. Kent; Toçak Dağı’nın güney eteklerinde, genellikle erken dönem yapıların yer aldığı akropol ile onun hemen güneyinde, kara yolu ile ayrılan düzlükte; Roma ve Bizans Dönemi surları içinde kalan alanı kapsamaktadır.
Denizden ve karadan zor ulaşılabilirliği ve doğal korunaklı oluşu nedeniyle tarihi boyunca kesintisiz yerleşim gören Alanya Kalesi; Anadolu’yu süsleyen yüzlerce kalenin günümüze dek ayakta kalmış ve en iyi korunmuş olanlarından biridir. Uzunluğu 6,5 kilometreyi bulan surlarıyla, üzerinde yer aldığı tarihi yarımadanın boynunda parlayan bir mücevher gibidir. İlk iskan tarihi Helenistik Dönem'e kadar inmekle birlikte, tüm görkemiyle anıtsal bir kale şeklini alması, Anadolu Selçuklu Devleti Dönemi'ne denk gelir.
Fethiye-Kaş karayolu üzerinde, Fethiye’ye 46 kilometre uzaklıktaki Kınık Beldesi'nde yer alan şehir, Xanthos Nehri (Eşen Çayı) kenarındaki ovaya hâkim iki tepe üzerinde kurulmuştur. İlki Eşen Çayı’nın kenarından sarpça bir kayalık şeklinde yükselen surla çevrili Likya Akropolü, ikincisi ise kuzeydeki daha yüksek ve geniş olan Roma Akropolü'dür. Likya Birliği’nin idari merkezi olarak nitelenen Xanthos’un ismi Likya dilinde yazılmış kitabelerde ARNNA şeklinde geçmektedir. Homeros, Sarpedon yönetimindeki Xathosluların Troya savaşlarına katıldıklarını anlatır. Ancak kazılarda elde edilen buluntular şehrin iskânını İÖ 8'inci yüzyıldan önce götürmeye imkân vermemektedir.
Termessos Antik Kenti, Pisidia Bölgesi'nin “Milyas” olarak anılan güneybatı bölümünde, bugün “Güllük” adını taşıyan Solymos Dağı’nın dorukları arasındaki vadide, Anadolu’nun en eski halklarından Luvi'lerin soyundan gelme Solym’ler tarafından kurulmuş önemli bir antik kenttir. Orman içinde korunan ören yerlerinin en çarpıcılarından biri olup, aynı adı taşıyan Milli Park içinde yer alır. Antalya-Korkuteli karayolunun 24'üncü kilometresinden sola tırmanan özel yolla, Güllük Dağı’ndaki kalıntılara ulaşılabilir. Şehrin tarih sahnesine çıkışı Büyük İskender’in İ.Ö.333’de kenti kuşatması ve Termesosluların güçlü bir savunma yaparak kenti teslim etmemesiyle olmuştur. İskender’in ölümünden sonra kent Ptolemy'ler tarafından alınmıştır.
Perge Antik Kenti Antalya şehir merkezinin 17 kilometre doğusunda bulunan Aksu ilçesinde yer alır. Hitit Dönemi'nde varlığını sürdürdüğüne inanılan ve "Parha" diye bilinen kent Roma Dönemi'nde Anadolu'nun en düzenli kentlerinden biri olmuştur. Mimarisi ve mermer heykeltıraşlığı ile ünlü olan antik kentte yapılan kazılarda ortaya çıkarılan heykeller Antalya Müzesi’ni en önemli heykel müzelerinden biri haline getirmiştir.
Bugünkü Demre ilçe merkezi ve civarında yer alan Myra Antik Kenti, aynı adı taşıyan ova üzerinde kurulmuştur. Myros Nehri'nin (Demre Çayı) batısındaki ulaşıma elverişli kanal ile şehrin denizle bağlantısı sağlanmaktaydı. Kanalın diğer yanında yer alan Andriake (Çayağzı) Limanı'ndan da bölgenin deniz ulaşımı ve ticareti yürütülmekteydi. Myra Antik Kenti özellikle Likya Dönemi kaya mezarları, Roma Dönemi tiyatrosu ve Bizans Dönemi Aziz Nikolaos Kilisesi (Noel Baba) ile ünlüdür.
Antalya - Alanya karayolunun 44'üncü kilometresinden kuzeye dönen yolun 2'nci kilometresinde yer alan Aspendos, sadece Anadolu’nun değil tüm Akdeniz dünyasının en iyi koruna gelmiş Roma Dönemi tiyatrosuna sahip olmasıyla ünlüdür. Şehir, bölgenin en büyük nehirlerinden Köprüçay (Antik Eurymedon) yakınlarındaki tepe düzlüğünde kurulmuştur. Akdeniz ile ulaşımını ve gelişmesini yakınındaki nehre ve dolayısıyla çevresindeki bereketli topraklara borçlu olan Aspendos’ta bugün çoğunlukla tiyatro ve suyolları ziyaret edilir. Şehre ait diğer yapıların kalıntıları ise tiyatronun yaslandığı tepenin düzlüğünde yer alır.
Antalya’nın güney sahillerinde Phaselis’ten sonra ikinci önemli liman kenti Olympos’tur. Şehir adını 16 kilometre kuzeyindeki Toroslar'ın batı uzantılarından biri olan 2 bin 375 metre yüksekliğe sahip Tahtalı Dağı’ndan alır. Beydağları-Olympos Milli Parkı sınırları içindedır. Kesin kuruluş tarihi bilinmemekle birlikte İÖ 167–168 yılarında basılan Likya Birlik sikkelerinde adı geçen Olympos, Likya Birliği’nde üç oy hakkına sahip altı şehirden biridir.
Antalya’nın batı sınırını oluşturan Eşen Çayı’nın doğusunda, Kaş ilçesinin Gelemiş Mahallesi'nde konumlanan Patara Antik Kenti, özgün bir uygarlığın benzersiz bir coğrafyasında yer alır. Bölgenin tüm çağlar boyunca tarihini şekillendiren en önemli kentlerini barındıran Xanthos Vadisi’nin güney ucunda; adeta denize, diğer bir deyişle dünyaya açılan bir kapı gibidir.
Antik dönemde Pamfilya’nın en önemli liman kenti olan Side, Antalya’nın 80 kilometre doğusunda, Manavgat’ın 7 kilometre güneybatısında bulunan 350-400 metre genişliğinde bir yarımada üzerinde kurulmuştur.
Antalya'nın kuruluşundan günümüze kadar gelen büyük tarih yolculuğu; Kepez'in kalbi Dokuma Park'ta açılan Bir Zamanlar Antalya Müzesi'nde hayat buluyor. Kepez Belediyesinin, eski Dokuma Fabrikası'nın yönetim binasını düzenleyerek ziyarete açtığı kent müzesinde; geçmişten bugüne Antalya ve Antalyalılara özgü değerler, alışılagelmiş müze kalıbının dışına çıkılarak sergileniyor.
Kepez Dokuma Park'ta yer alan ve bir zamanlar, Dokuma Fabrikasında çalışan işçilerin çocuklarını emanet ettikleri kreş binası olarak kullanılan bina, Kepez Belediyesince yeniden çocuklara armağan edilerek oyuncak müzesi haline getirildi. Anadolu Oyuncak Müzesi bugün, zengin koleksiyonu ve rengarenk dünyasıyla hem çocukları hem de çocukluk yıllarına yolculuk etmek isteyen yetişkinleri ağırlıyor.
Suna & İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Merkezi (AKMED) Kaleiçi Müzesi, Antalya'nın kalbi Kaleiçi'nde, korunması gerekli kültür varlığı olarak tescilli iki binada yer alır. Suna ve İnan Kıraç tarafından satın alınan bu binalar, 1993–1995 yıllarında yapılan özenli bir yenileme çalışmasının ardından "özel müze" statüsünde ziyaret açılmıştır.
Kepez Dokuma Park'ta yer alan ve bir zamanlar, Dokuma Fabrikasında çalışan işçilerin çocuklarını emanet ettikleri kreş binası olarak kullanılan bina, Kepez Belediyesince yeniden çocuklara armağan edilerek oyuncak müzesi haline getirildi. Anadolu Oyuncak Müzesi bugün, zengin koleksiyonu ve rengarenk dünyasıyla hem çocukları hem de çocukluk yıllarına yolculuk etmek isteyen yetişkinleri ağırlıyor.
Side Müzesi, ziyaretçilerini, Side Antik Kenti'nde restorasyonla müzeye çevrilen bir Roma hamamı binasında karşılıyor. 1959 – 1961 yılları arasında, Yüksek Mimar Ragıp – Selma DEVREZ çifti tarafından restorasyonu yapılan ve 1962 yılında hizmete açılan müze, Türkiye'de bir köyde açılan ilk müze olma unvanını taşıyor.
Çocukların ve denizcilerin koruyucu azizi kabul edilen Aziz (St.) Nikolaos, nam-ı diğer Noel Baba, M.S. 3. yüzyılın ikinci yarısında Patara'da dünyaya gelmiş ve Myra'nın piskoposu olarak ölümüne dek burada yaşamıştır. Yaptığı iyilikler ve Hristiyanlık dünyasındaki önemli yeri ile Myra halkının sevgisini kazanan Nikolaos'un adına ölümünden sonra anıt mezar, ardından da büyük bir bazilika inşa edilir.
Elmalı ilçesi İplik Pazarı Mahallesi'ndeki Eski Hükümet Konağı’nın yeniden düzenlenmesiyle 2011 yılında hizmete giren Elmalı Müzesi'nde, bölgenin tarihini aydınlatan önemli arkeolojik eserler sergileniyor.
Stratejik konumu ve limanı sayesinde her dönem gözde bir yerleşim yeri olan Alanya’nın zengin tarihi mirasını, Alanya Müzesi’nde görebilirsiniz. Müze, Alanya Kalesi'ne çıkış yolunun başlangıç noktasında, Damlataş Caddesi üzerinde konumlanıyor.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 18 Şubat 1935’te Alanya’ya yaptığı ziyaret sırasında bir süre kaldığı ev; sahibi M. Tevfik Azakoğlu tarafından dönemin Kültür Bakanlığına bağışlanarak 1987 yılında müze haline getirildi.
Antalya’nın en turistik bölgelerinden Kaleiçi’nde bulunan Mevlevihane’nin binası, Selçuklu Dönemi’ne ait. Kitabesi bulunmamakla birlikte Sultan Alâeddin Keykubad tarafından 1255 yılında inşa ettirdiği; Mevlevihane olarak ise 16. yüzyıldan itibaren kullanılmaya başlandığı düşünülüyor.
Müzenin bulunduğu bu bina iki katlı yığma taş duvarlı bir yapıdır.Bir dönem valilik binası olarak kullanılan ve Atatürk'ün Antalya'ya ziyaret edeceği haberi üzerine Antalyalıların birkaç günde içini temizleyip döşeyerek, Atatürk'e hediye ettikleri yirminci yüzyılın başlarına tarihlenen Atatürk Evi, iki katlı, üzeri kiremit çatı, taş bir yapıdır.
Antalya’nın yakın tarihi ve halk kültürünü öğrenmek isteyenler Etnografya Müzesi’nde şehrin sosyal yaşamı, kültür ve gelenekleriyle ne kadar zengin bir birikime sahip olduğuna şahit olacaklardır. Antalya il merkezinin turistik bölgesi Kaleiçi’nde bulunan Müze, Osmanlı Dönemi’nden kalan iki tarihî konağın düzenlenmesiyle meydana getirilmiştir.
Antalya sınırlarında yaşamış üç önemli Akdeniz antik uygarlığı "Likya”, “Pamfilya” ve “Pisidya”ya adanan Antalya Müzesi, 1988’de “Avrupa Konseyi Yılın Müzesi” ödülünü aldı. Perge Antik Kenti’nden çıkarılan heykellerin diğer eserlerden rol çaldığı Antalya Müzesi, Alt Paleolitik Çağ'dan Roma Dönemi'ne kadar uzanan bir döneme tanıklık ediyor.